
ABD Başkanı Donald Trump’la Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara görüşmesinde sayıları 30 bin olarak ifade edilen yeni Suriye ordusundaki yabancı savaşçıların ülkeden gönderilmesi konusu önemli gündem başlıkları arasında yer aldı. Orduda rütbe verilen 55 kişi arasında insanlığa karşı suç işleyen ve terör listesinde bulunanların ise görevden alınması talep edildi.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Şara ile bir araya gelerek yaklaşık 30 dakika görüşme gerçekleştiren Trump, Şam yönetimini İsrail ile normalleşme anlaşmaları imzalamaya, tüm yabancı savaşçıların Suriye’yi terk etmesini talep etmeye, Filistinlileri Suriye’den sınır dışı etmeye, IŞİD’in geri dönüşünü engellemek için etkin önlemler almaya ve Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan IŞİD’li ailelerin kaldığı sığınmacı kamplarının yönetimini devralmaya çağırdı.
İsimler ve yöneltilen suçlar
Şam yönetiminin tartışmalı ve suça karışmış isimlere orduda görev vermesi ülkede birçok etnik ve siyasî çevre tarafından eleştirildi. Ordunun önemli yönetim kademelerinde görevlendirilen sakıncalı isimlerle ilgili suç dosyalarının kabarık olması, ülkedeki farklı etnik ve dinî grupları tedirgin ediyor.
Lübnan merkezli Al-Akhbar gazetesi, ABD Başkanı Trump’la Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Şara arasındaki görüşmenin önemli başlıkları arasında yer alan “sakıncalı isimler”e yönelik kapsamlı bir araştırma yayımladı. Haberde iddia ve tespitler şöyle sıralandı:
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’nın, bir kısmına askerî rütbeler vererek yeni kurulan orduya entegre etmeye çalıştığı yabancı savaşçılar meselesine odaklanılırken, ordunun yapısı, özellikle de orduda liderlik rolleri üstlenen isimler konusunda bir başka kriz ortaya çıkıyor. Sayıları değişen (bazı tahminlere göre 30 bine kadar çıkan) yabancı savaşçılar, son zamanlarda Şara ile Trump yönetimi arasında tartışılan bir konu. Trump yönetimi, Şara’ya, aşırılıkçı militanları uzaklaştırması ve “terörle mücadeleye” yardımcı olması gibi koşullar öne sürdü.
Şara iktidara geldikten hemen sonra orduyu dağıttı. Yeni ordusunun temelini oluşturmak amacıyla aralarında yabancıların da bulunduğu yaklaşık 55 kişiye askeri rütbeler verdi. Ordu subayı statüsü verilen yabancı militanlar arasında (bazıları terörist olarak tanımlanıyor) yıllardır Suriye’nin kuzeybatısında faaliyet gösteren “Arnavut Grubu”nu yöneten Arnavut Abdul Beşari de bulunuyor; Türk Ömer Muhammed Çiftçi; Mısır terör mahkemesi tarafından aranan Mısırlı Ala Muhammed Abdülbaki; Çin’deki Türkistan azınlığından gelen ve El Kaide ile bağlantıları bulunan Abdulaziz Davud Hudaberdi; Tacik Mulan Tarsun Abdul Samad; Tuğgeneral rütbesi verilen Ürdünlü Abdurrahman Hüseyin el-Hatib ve Göçmenler ve Destekçiler Ordusu’nun komutanı Abdullah el-Dağıstani olarak da bilinen “Zülkarneyn” Zanur el-Basr Abdülhamid.
“Atamalar küresel infiale yol açtı”
Suriye’de aşırılıkçı figürlerin güç kazandığına dair artan korkular ortasında bu atamalar küresel bir infiale yol açtı. Şara, bu kararı “hiziplerin dağıtılması ve yeni bir ordu kurulması” olarak meşrulaştırmaya çalıştı ve aşırılıkçıların bölgeye, özellikle de İsrail’e herhangi bir tehdit oluşturmayacağına dair söz verdi.
Bu bağlamda, insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan ve bazıları ABD’nin “terörist listelerinde” yer alan kişilere görevlendirme yapılması göz önüne alındığında, yeni kurulan ordunun yönelimi hakkında çok sayıda soru gündeme geliyor.
En dikkat çeken atama
Bu atamalar arasında en dikkat çekeni, tuğgeneral rütbesine terfi ettirilen ve “Sultan Süleyman Şah” fraksiyonunun komutanı olan “Ebu Amşa” lakabıyla tanınan Muhammed Casim’in Merkez Bölge’deki 25. Tümen komutanlığına atanmasıydı. Yeni tuğgeneral, 6 Mart’ta Afrin’de Kürtlere ve Suriye sahilinde Alevi azınlığa karşı gerçekleştirilen saldırı dalgası sırasında işlenen suçlarla ilgili suçlamalarla karşı karşıya.
Ve diğerleri
Hamzat olarak da bilinen Hamza Tümeni’nin komutanı Ebu Amşa’nın yanı sıra ismi ve grubu, Afrin’deki sivillerin kaçırılması ve ailelerinin gasp edilmesi gibi iddia edilen ihlaller nedeniyle ABD’nin yaptırım listelerinde yer almasına rağmen 76’ncı Tümen Komutanlığı’na Seyfeddin Bulad (Saif Ebu Bekir) atandı.
Sultan Murad Tümeni Komutanı Fehim İsa, aynı zamanda Savunma Bakan Yardımcısı ve Kuzey Bölge Komutanlığı görevine getirildi. Hem Bulad hem de İsa, Libya ve Azerbaycan da dâhil olmak üzere dünyanın birçok önemli noktasına paralı asker ihraç eden Türk istihbarat şirketi SADAT ile yakın ilişkiler sürdürüyor.
Paralı askerlerin toplanmasından sorumlu
Yeni kurulan orduda komuta kademesine Afrin’de ihlallerde bulunduğu iddia edilen ve Afrin ile El-Bab bölgesinde görev yapan 72’nci Tümen bünyesindeki tugayın komutanlığını üstlenen Fatih Sultan Mehmet Tümeni Komutanı Doğan Süleyman gibi isimler atandı. Sultan Murad Tümeni’nde de komutanlık görevine getirilen Araba İdris (Ebu Gazi), 52. Tümen’de komutanlığa atanan ve ismi doğrudan paralı askerlerin toplanması ve Libya ile Nijer’e gönderilmesiyle bağlantılı olan bir kişi.
Tuğgenerallik rütbesine terfi ettirildi
Son tartışmalı atama ise Ahrar el-Şarkiye örgütünün komutanı Ahmed el-Hays‘e (Ebu Hatem Şakra) yapıldı. Tuğgeneral rütbesine terfi ettirilen el-Hays, şu anda Deyr ez-Zor, Rakka ve Haseke illerini de kapsayan doğu bölgesinde faaliyet gösteren 86. Tümen’in komutanlığını yürütüyor. Söz konusu bölgeler, Özerk Yönetim yetkisi altındaki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde bulunuyor.
Ebu Hatem Şakra, yıllar boyunca SDG ile çok sayıda savaşa girdi ve bu durum, onun atanmasının, Şara’nın SDG komutanı Mazlum Abdi ile imzaladığı bir anlaşmayla Kürt güçlerini yeni kurulan ordusuna dâhil etme çabalarıyla aynı zamana denk gelmesinin nedenlerine ilişkin soruları gündeme getirdi.
Kürt siyasetçinin ölümünden sorumlu tutuluyor
Ayrıca Ebu Hatem Şakra, Afrin ve Resulayn başta olmak üzere birçok bölgede insan kaçırma, cinayet, işkence ve sivillerin mallarına el koyma eylemlerine karıştığı gerekçesiyle ABD’nin terör listesinde yer alıyor.
Kendisine yöneltilen suçlamalar arasında, 2019 yılında muhalif grupların Resulayn’a düzenlediği saldırıda Suriyeli Kürt siyasetçi ve Geleceğin Suriye Partisi Genel Sekreteri Hevrin Halef ve arkadaşlarının öldürülmesinde rol oynaması da yer alıyor.
“ABD’nin desteklemediği büyük hatadır”
ABD’nin el-Hais’in atanmasına ilişkin ilk tepkisi, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce‘un düzenlediği basın toplantısında, “İnsan hakları ihlalleri ve IŞİD’i yenme misyonunu baltalama konusunda uzun bir geçmişi olan bu kişiyi resmi bir göreve atama kararı, ABD’nin desteklemediği büyük bir hatadır” dedi:
“Suriye’deki durum sürekli izleniyor ve çalışmalar devam ediyor. İster desteklemediğimiz bir aksilik olsun, ister desteklediğimiz bir yöne doğru hareket belirtisi olsun, her gelişmeyi ciddiye alıyoruz.”
“Girişimin başarısını belirlemek zor”
Yeni kurulacak ordunun yapısıyla ilgili bu tartışma, geçiş dönemi başkanının ABD ile iletişim kanallarını genişletme ve Trump’a ekonomik teşvikler sunma çabasında olduğu bir dönemde ortaya çıkıyor.
Ancak Şara’nın ordunun kurulması konusundaki politikası, yabancı savaşçı alımı, devam eden güvenlik kaosu ve mezhepsel cinayetler ile kaçırmalar göz önüne alındığında bu girişimin başarısını belirlemek zor.
Kaynak: T24
Bir yanıt bırakın